hakaret – ydü sözlük – kibris ta bir sözlükcük | artik haber daha yakin
kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte bir isnad veya değer yargısında bulunulma hakarettir.ceza kanunumuzda düzenlenen hakaret suçunun oluşabilmesi için kişinin gerçekten rencide edilmiş olup olmaması aranmaz.(u: soyut tehlike suçudur).

bu nedenle geçmişinde işlediği suçlar kendisini namussuz kılacak nitrelikte ağır olan hatta hala bu işe devam eden birisine yani hayat kadınına orospu demekte suçtur.

çünkü burada insan olmasında dolayı korunmaya değer bir hukuki değer olan şeref vardır.

bazı kendini bilmezler kendileri terbiyesizlik yaptığının farkında olmadan başkalarına terbiyesiz der böyle kişiler ne kadar hoş görülmeye çalışılsada an olur hoş görme sınırı tükenir hakaretin sonuçları ağır olabilir
suçun kişinin dinsel, siyasal, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı işlenmesi nitelikli halidir.

diğer bi nitelikli hali de suçun kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesidir.

bir kişinin dininin emirlerini yerine getirmesinden dolayı veya yasaklarından kaçınmasından dolayı tahkir edilmesi cezalandırılmaktadır. kimsenin başkasının kutsal saydığı kavramlara ilişkin duygularını incitmeye hakkı yoktur. yargıtay4, cd 10,7,1996 1676\6424. yargıtay.gov.tr
(u: haklı ya da haksız) eleştiri(u: ne kadar objektifim yahu) ve yorum ile farkı tam olarak algılanamayan kelimedir.(u: üsluba hiç girmiyorum çünkü üslup apayrı bir konu)(u: ama dileyen üslup konusunu haklı ya da haksız eleştiri içinde değerlendirebilir)(u: kişiye kalmıştır, kişinin kendi fikridir)

örneğin, atatürk ü sevmiyorum diyorsun diyelim. istersem ve böyle bir düşünce yapısına sahip olsam seni atatürk e, hatta atatürk ü sevenlere hakaret etmekle itham edebilirim(u: itham etmek). ya da din e inanmıyorum, din köleliktir(u: bir düşünce adamının da dediği gibi), diyorsan veya içinde allah inancı geçen bir kitap hakkında, o inanca ayrık bir düşünce yapısıyla yorum yapsan, eleştirsen vs., seni allah a hatta allah a inanlara hakaret etmekle suçlayabilir ve bu yaptığın cehalettir diyebilirim değil mi.

hayır. bu olmamalıdır. bu her iki örnek de aynı boktur, aynı kapıya çıkar. ve bu şekilde bakıldığında bu işin ne ucu ne de sonu vardır. senin hakaret sandığın ya da saydığın şey(u: altını çiziyorum)(u: sandığın ya da sandığın şey), o anlayış bana göre bir erdem olabilir. bir de burasından bakmak, üzerinde bir düşünmek lazım bunun. hani her türlü ayrımcılığa karşıyız ya, bir de bu noktadan hareketle düşünelim. sen 'buna bunu diyemezsin, bunu demek cahilliktir, diyemezsin yapamazsın edemezsin' demek herkesin hemfikir olduğu demokrasi kavramına ters değil midir.(u: yok demokrasi değil de ona hoşgörü diyelim) benim senin düşüncene ters bir tutumum, düşünce yapımın olması hiçbir şekilde cehalet olarak algılanamaz, daha doğrusu algılanmamalıdır. bu şekilde algılanırsa, bu da bir hakaret tir o zaman. kaldı ki bir şeyi hakaret sayan ya da hakaret etme çabasında olan bir insan altta kalmaz ve (u: kaba tabirle) çemkirir durur, itham eder, hakaret lere devam eder değil mi. sürekli cevap verir, saldırılarda bulunur vs. işte bu noktada yorum ya da eleştiri getiren insanla, hakaret etme çabasında olan insan ayrılır. buradan anlaşılabilir bu iki insan tipi arasındaki farklılık; sadece bir eleştiri ya da yorumunu yapmak isteyen insan ve hakaret etme çabasında olan insan. senin düşüncen kendinedir, benim düşüncem kendimedir. ve düşünceler, yorumlar bence bu noktada hiçbir şekilde hakaret içermez.

(u: yukarıdaki örnekler kişiye, anaya, avrada, babaya vb.ne)(u: sövgü, küfür ya da kişisel bir küçük düşürme, onur kırma)(u: içermediği için seçilmiştir)(u: hakaretin bu kişisel boyutuna bu yüzden girilmemiştir)(u: orada herkes hemfikir olsa gerektir)