tamahkar – ydü sözlük – kibris ta bir sözlükcük | artik haber daha yakin
abidin paşanın mesnevi şerhinde şu şekilde tabir edilir;

gözü hiçbir şeyle dolmayıp kalpleri kanaat etmediğinden kendileri dâima muhtaç bulunan insan.

tamahkar her ne kadar zengin olsa yine de sıfatı dilenciliğe ve kalbi rezilliğe meyyaldir.

dilencinin iki sıfatı vardır; biri kendini muhtaç görmesi diğeri söz ve davranışla istemesi ve dilenmesidir. tamahkar da böyledir. hem kendini çok muhtaç görür hem sarf etmeyeceği servetini artırmak için çalışır. ve sürekli çeşitli aşağılık sebeplere başvurur. ınsanlık toplumunun hakkını manen çalar.

bir fakir dilenciden bir zengin tamahkarın şu kadar farkı vardır: tamahkar istemesi mümkün olsa bir çok lezzeti elde edebilirdi. fakat tamahkarın tek lezzeti kendi zilleti olduğu tecrübeyle sabittir. bir dilenciden daha aşağı bir halde bulunur. fakir dilencinin nisbeten kalbi müsterihtir. zira kaybedeceği malı yoktur. tamahkar ve haris ise parasını çalarlar, serveti kayıp ve telef olur vehmiyle daima korku içinde muzdariptir. malı yanında iken malından ayrı düşmüştür. garip ve zavallıdır.

meşhur filozof eflatun şöyle diyor:

fakirler tamahkârlardan bir çok noktada daha bahtiyar, daha ümidvardırlar. zira bir fakirin zengin olup servetinden fiilen yararlanacabileceği ve bir çok lezzetlere ulaşabileceği umulabilir. ama tamahkâr –her ne kadar çok servete sahip olsa bile- hiçbir vakit o servetinden yararlanamaz.