barisin olumu medya adalet ve aziz nesin – ydü sözlük – kibris ta bir sözlükcük | artik haber daha yakin
koştur koştur muhabirler akın ettirildi olayın yaşandığı bölgeye. ılk uçakla deneyimli muhabirler gönderildi özel bodrum hastanesi’nin önüne. amaç bir an önce gazetelerde okuyucuyu, televizyonlarda izleyici ve radyolarda dinleyici tatmin edecek, kendilerine bağlayacak bilgileri bulup aktarmaktı. öyle geçti üç dört gün. dün gece yarısına doğru telefonla gelen bilgi, on yıllar önce geldiği bu yaşama artık gözlerini bir daha açamayacağına dairdi... medyada yapılan yayınların bende bıraktığı izlenim ıkıyüzlülük ve adaletsızlık artık sona ermişti işte...

“muğla'nın bodrum ilçesinde meydana gelen trafik kazasında, sanatçı barış akarsu ağır yaralandı, 2 kişi ise öldü..." (1)



haber aynı yukarıdaki cümlelerde olduğu gibi düşmüştü ajansın bültenine.



o, genç, yeni yıldızı parlayan bir sanatçıydı.



bir koşturmaca başladı, muhabirler akın ettirildi olayın yaşandığı bölgeye. ılk uçakla deneyimli muhabirler gönderildi özel bodrum hastanesi’nin önüne.



amaç; bir an önce gazetelerde okuyucuyu, televizyonlarda izleyiciyi ve radyolarda dinleyiciyi tatmin edecek, kendilerine bağlayacak bilgileri bulup aktarmaktı.



öyle geçti üç-dört gün.



dün (4 temmuz) gece yarısına doğru telefonla gelen bilgi, barış’ın on yıllar önce geldiği bu dünyaya artık gözlerini bir daha açamayacağını belirtiyordu.



haber, günlerdir süren “öldü mü yaşıyor mu” muğlâklığından kurtulmuş netlikte kesindi...



daha kazanın ilk anından itibaren medyada yapılan yayınların bende bıraktığı izlenim ıkıyüzlülük ve adaletsızlık’ti.



riyakârlığıyla yüzleşir mi yaygın medyamız onu bilemiyorum. fakat benim zihnimde bu kaza dolayısıyla oluşan adaletsizlik sona ermişti artık o dakikada.





ıkiyüzlülük

özellikle burjuva medyanın yönlendirmesiyle herkes barış için ağlamıştı ilk günden beri.



kimseler barış’ın kullandığı arabada, aynı kazada hayata elveda diyen, biri 20 yaşındaki zeynep koçak diğeri 37 yaşındaki nalân kahraman’dan bahsetmiyordu. kimse onlar için tek kelime etmediği gibi ağlamıyordu bile.



sanki onlar ölmemiş hatta hiç o kazaya karışmamışçasına yok sayıldı.



yazının ilk paragrafını okuyanlar tekrar gözden geçirsinler o tek cümleyi. yaygın medyadan alınmıştır çünkü. zeynep koçak ve nalân kahraman’a dair sadece “2 kişi ise öldü” denilir orada. ıki insanın toplam 57 yıllık yaşamını o kadarcık anlatabildi bizim büyük yaygın medyamız. yaşam onlar için bu kadar değerliydi. yoksa değersiz mi demeli.



bir yanda barış akarsu diğer yanda daha kazanın ilk anında iki insanın yok edilişi. yok sayılması. hiçleştirilmesi.



bunun içindir ikiyüzlülük.

sadece o da değil açın bugün birçok gazete gece yarıları baskıları durdurularak tekrar hazırlanan manşetlerdedir barış.



hatta bazıları internet sayfalarında tazıye defterı bile açmıştır onun için. bir sanatçının ardından bunların yapılması güzel de.



ya zeynep…



ya nalân…



ıkisinin de annesi, babası, amcaları, dayıları, teyzeleri, halaları, kardeşleri, bırakın onları sevenleri vardır, sevenleri.



onlara hangi televizyonun mikrofonu uzatıldı?



onlara hangi gazetenin muhabiri gidip zeynep’ten veya nalan’dan bize biraz bahseder misiniz diye sordu?



hangi radyo canlı bağlantı yaptı zeynep ve nalân’ın anne babasıyla, sevdikleriyle?



belki de bundan sonrada hiç yanıtlanmayacak bu sorduklarım. ama bodrum özel hastanesi önünde barış’ın sağlık durumunu öğrenmeye gelenlere bile mikrofonlar uzatıldı!



bu medyamızın yarattığı ikiyüzlülüğün başka bir yansımasıydı işte.



evet, yaratılan bu manzara bence birazda adaletsizlikti.



barış’ın nedeni olduğu bir kazada yaşanan iki genç insanın ölümü ve kendisinin azrail’le yaşam mücadelesi vardı ortada daha düne kadar.



dün gece (4 temmuz) bu mücadele de bitti. sona erdi. bir kez daha geri gelemeyecek bir yolculuğa çıktı barış’ta kız arkadaşları gibi.



ben, barış akarsu’yu da zeynep koçak ve nalân kahraman’ı da hiç tanımam.



onlarda beni tanımaz zaten.



barış’ın şarkılarını da hiç dinlemedim. sadece bir-iki kez star televizyonunda yayınlanan sanırım “yalancı yarim” isimli dizisine denk gelmişliğim vardır ve öyle üç-beş dakikadan başka da seyretmişliğim de yoktur kendisini.



o yüzden şimdi yazacaklarıma belki sevenleri kızacak. ama gerçek şu ki dün gece (4 temmuz) gelen telefon ilahi adaletin yerini bulduğunu gösterdi bana.



acı ama gerçek.



medyanın ikiyüzlülüğüne vurulmuş bir tokat olmalı bu.



barış’ın ölümünün ardından ortaya çıkan manzarayı medyaya bir osmanlı tokadı atarcasına tarif etmek de evrim tavancı’ya düştü:

“(…) demagoji çakallarına kalıyor ortam adeta; boşalmış pazaryerindeki çürümüş sebze sinekleri gibi uçuşuyorlar hemen ölmüşün arkasından! üstünden para ve reyting kazanılacak bir şeye dönüştürüldüğünü gördükçe insan hayatının; ekran karşısındaki hüznüm, korku ve dehşete dönüştü…” (2)







yazı bitti sananlar yanılıyor. daha bitmedi.



günler önce bir iç burukluğuyla, sızılarımın içinden çıkmaya çabalarken şöyle yazmıştım. “sanki birer bu dünyadan göçüp gitmiş güzel insanların ölüm yıldönümleri gelince arkalarından hatırlayan hep benmişim gibi yazılar yazıyorum” diye...



bugün de 5 temmuz işte.



daha iki üç gün önce sivas katliamı'nın yıldönümü dolayısıyla yine yazılar vardı birçok yerde. hatta sokaklarda duyarlı insanlarımız mitingler bile yaptı.



3 temmuz 1993’ün yani sivas katliamı'nın üzerinden daha iki yıl geçmişti. artık tarih sayfaları 5 temmuz 1995’i gösteriyordu... ızmir'de kitaplarını imzalarken geçirdiği kalp krizinin ardından değerli yazar aziz nesin'i kaybetmiştik...



o, sivas katliamı'nın en canlı tanığıydı.



ölümüne ilişkin hiçbir şey görmedim bugün baktığım yerlerde bir aziz nesin’sizlik görünüyordu.



14. yılında sivas katliamını zoraki hatırlarken en canlı tanığını on ikinci ölüm yıldönümünde unuttuk.



belki de unutturuyorlar.



bir kazadan çıktık yola bu kez ve medyanın ikiyüzlülüğünü serdik önümüze, bir sanatçının ve yanındaki iki kardeşimizin hayata elveda edişlerinde kendimce bir adalet terazi kurdum. değerli bir yazarımızı, aydınımızı unutmuşluğumuzla yüzleştik biraz.





kaynaklar

(1) http://www.cnnturk.com/turkiye/haber_detay.asp?pid=318&haberid=369759

(2) http://onpunto.com/showblog.aspx?web=morphling&cid=60994