(bkz:türkiye rusya olsun)
daha çok başbakan tayyip erdoğan tarafından “burokratik oligarşi bize iş yaptırmıyor” serzenişleri ile gündeme gelen kavram. tabi her zaman tartışmak için yeni kavramlar icad eden (bkz:turkiye malezya olur mu)medyamızın kavramın üstüne atlaması ile herkesin üzerinde fikir yürüttüğü bir kavram oldu.
şimdi; marks bürokrasi kavramını iktidarı elinde tutan kurumlarla onlara bağımlı kılınan toplumsal grupların arasında var olan ilişkilerden çıkarsamış. kararları verme konumunda olan kişileri egemenliği altında tutan bir ilişkiyi kastetmiş yani. bürokrasi dediğimiz aygıt kendi özel çıkarları doğrultusunda hareket eder. ve bunu da genel yada kamu çıkarlarıyla özdeşleşmiş gibi sunmaya çalışır. bürokraside devletin özü vardır. toplumun manevi hayatının özel mülkiyet olarak sahibidir. bürokrasinin ruhu gizlilikten oluşur ve bu gizliliği hiyerarşi yoluyla korur. dış gruplara karşı özelliklede kendi varlığını tehdit ettiğini düşündüğü oluşumlara karşı kapalıdır. ve onlarla sonuna kadar mücadele eder.
dolayısıyla bürokrasi varlığını ipleri elinde tuttuğu sistemin devamına borçludur. iplerin elinden kaçtığını hissetiği an buna müdahale eder. örneğin ülkemiz için soyleyecek olursak bizdeki bürokrasi yaşamını sıkı bir devletçi anlayışa borçludur. toplumun ihtiyaçlarına dönük politika beklentilerini karşılamak ve çözümlerin altyapısını sağlamak yerine bu çözümlere taş koyar. bu noktada sistemin işleyişinde sorunlar ortaya çıkar. böylece iktidar olduklarını sanan iktidarlar asla iktidar olamaz. bürokratik oligarşi kavramı da bu durumun dolambaçlı adıdır.
ukdeyi veren:numuneialem