can yucel – ydü sözlük – kibris ta bir sözlükcük | artik haber daha yakin
datcanın en güzeli,en sevimlisi,en kafası can yücel,baba belki de,can baba.mare nostrumun sahibi.

bir yüreğin nasıl olurda hem haykırıp,hemde gözyası döktüğünü gösterdi bana can baba.8 yıl oldu gideli.geri gelmicek ama öyle bir yere koyduk ki onu,o yer değişilmez...kimse erişemez...
köy enstitüleri ni kurmuş eski milli eğitim bakanı hasan ali yücel in oğlu şairliğinin yanında çevirmenliği de meşhurdur.99 seçimlerinde izmir den milletvekili adayıydı. es kaza seçilseydi, en yaşlı üye olacağında geçici meclis başkanı olacak ve türbanlı milletvekiline daha farklı davranacaktı.

artık nasıl davranırdı bilinmez..ingilizce fransızca almanca okur yazardı.çok iyi bir çevirmendi.

mahkemede hakim soruyor:

sen bu adama neden hakaret ettin?

can yücel: hakim bey gote gotten başka ne denir?

hakim kahkahalara boguluyor..

peki kadınlar hakkında ne düşünüyorsunuz sorusunu, düşünmüyorum, skiyorum diyerek cevapladığı söylenir.

vazgeçtim bu dünyadan

tek ölüm paklar beni

değmez bu yangın yeri

avuç açmaya değmez

değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini

değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz

değil mi ki ayaklar altında insan onuru

o kızoğlankız erdem dağlara kaldırılmış

ezilmiş, hor görülmüş elemeği, göznuru

ödlekler geçmiş başa derken mertlik bozulmuş

değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın

değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene

doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın

değil mi ki kötüler kadı olmuş yemene

vazgeçtim bu dünyadan

dünyamdan geçtim ama

seni yalnız komak var ya o koyuyor adama!...

ünlü müdür değil midir tartışılır ama mercimek beyinli salakların anlayamayacağı kadar derviş bir insanmış.artık ünlülerin götü ünlü diye demek ünsüzlerin ki de öyle.
rakı baba ,

sen miydin o, yalnızlığım mıydı yoksa

kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi

dilimizde akşamdan kalma bir küfür

salonlar piyasalar sanat-sevicileri

derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni

yakanda bir amonyak çiçeği

yalnızlığım benim sidikli kontesim

ne kadar rezil olursak o kadar iyi

kumkapı meyhanelerine dadandık

önümüzde altınbaş, altın zincir, fasulye pilakisi

ardımızda görevliler, ekipler, hızır paşalar

sabahları açıklarda bulurlardı leşimi

öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri

çöpçülerin elleriyle okşardım seni

yalnızlığım benim süpürge saçlım

ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

baktım gökte bir kırmızı bir uçak

bol çelik bol yıldız bol insan

bir gece sevgi duvarını aştık

düştüğüm yer öyle açık öyle seçik ki

başucumda bir sen varsın bi de evren

saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi

ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

şiiri mest edicidir.
bağlanmayacaksın gibi çok pis bir şiir yazmıştır, bu şiiri dinledikçe şiirle kavga edesm geliyor da şiir karşılık veremediği için tabi şiirin hakkı geçiyor

bağlanmayacaksın birşeye öyle körü körüne

o olmazsa yaşayamam demeyeceksin.

demeyeceksin işte.

yaşarsın çünkü.

Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.

Çok sevmeyeceksin mesela.

o daha az severse kırılırsın.

ve zaten genellikle o daha az sever seni,

senin o'nu sevdiğinden.

Çok sevmezsen, çok acımazsın.

Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.

Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...

hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.

senin değillermiş gibi davranacaksın.

hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.

onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.

Çok eşyan olmayacak mesela evinde.

paldır küldür yürüyebileceksin.

ılle de bir şeyleri sahipleneceksen,

Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.

gökyüzünü sahipleneceksin,

güneşi, ayı, yıldızları...

mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.

"o benim." diyeceksin.

mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...

mesela gökkuşağı senin olacak.

ılle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.

mesela turuncuya ya da pembeye.

ya da cennete ait olacaksın.

Çok sahiplenmeden,

Çok ait olmadan yaşayacaksın.

hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,

hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.

ılişik yaşayacaksın.

ucundan tutarak...