earl manigault – ydü sözlük – kibris ta bir sözlükcük | artik haber daha yakin
tarih 19 mayıs 1998; günlerden cuma...

"the goat öldü" lakırdıları, sabah esintisiyle beraber harlem havalisine yayılıyordu. kareem abdul-jabbar'ın "sadece sokak turnuvalarında karşı karşıya geldiğim, ancak beni en çok zorlayan; boyuna göre new york şehrinin gelmiş geçmiş en maharetli basketbolcüsü" diye tanımladığı getto efsanesi earl manigault, 53 yaşında ecel şerbetini içmişti gerçekten...

arka arkaya iki önemli ameliyat geçiren takatsiz kalbi, daha fazla dayanamamış ve sonunda pes etmişti...

99. cadde ve amsterdam bulvarı'ndaki, "goat park" diye bilinen; earl "the goat" manigault söylencesini yaratan sahaları çevreleyen tel korunaklar, meçhul hayranları tarafından çiçeklerle bezenmişti. bu oyun alanları, 1970'lerden beri manigault'un genç basketbol oyuncuları için organize ettiği "walk away from drugs!(uyuşturuculara sırt çevir!)" temalı turnuvalara da ev sahipliği yapmış ve bu sayede nice azınlık ve yoksul ailelerin çocukları, gettoların uyuşturucu-suç-sefalet girdabından basketbol topunu kucaklayarak çıkmayı öğrenmişlerdi.

1943 yılında, new york'ta doğan earl manigault'un hazin hikayesi, uyuşturucu illeti yüzünden çarçur edilen müthiş bir basketbol yeteneğinin yaşamını ve büyük hatalar yapan ancak sorunlarının üstesinden gelerek yanılgılarının bedelini faiziyle ödeyen bir adamın hayat dersi tadındaki tecrübelerini içeriyor.

rucker turnuvası ve yükseliş…

yaklaşık 50 sene önce, sokak basketbolünün babası sayılan holcomb rucker tarafından yaratılan harlem - 155. cadde'deki rucker parkı, sokak efsaneleri ile profesyonel oyuncuları karşı karşıya getiren ve o dönemde "harlem profesyonel basketbol ligi" olarak anılan turnuva ile ünlüdür. herman "helikopter" knowings, pablo robinson, jackie jackson, earl "keçi" manigault, joe "tek kollu adam" lewis gibi getto şöhretleri ile wilt chamberlain, nate archibald, willis reed, julius erving, bill bradley, dave cowens ve kareem abdul-jabbar gibi profesyoneller, günümüzde rucker turnuvası adı verilen organizasyonda boy gösteren ünlülerden bazılarıdır. rivayete göre rucker turnuvası'na katılmayan ve turnuvanın yapıldığı sahayı kutsamayan herhangi bir nba oyuncusu defolu, ayıplı sayılırdı.

the goat, henüz 17 yaşındayken sokaklarda ve rucker turnuvası'nda sergilediği şaşırtıcı, yaratıcı ve görülmeye değer yeteneğiyle harlem bölgesinde nam salmıştı. ılk görüşte rakiplerini pek ürkütmeyen 1,90 metrelik boyuna rağmen yaptığı akrobatik hareketler, ışık hızında top sektirmesi ve yaklaşık 130 santimlik zıplama kapasitesiyle karşısına çıkanlara ayak diremesi yüzünden, "keçi" mânâsına gelen "the goat" lâkabını bu devirde edindiği varsayılır. lâkabı ile ilgili bir başka söylenti ise takma adının kaynağını, soyadını "manigault" yerine "mani goat" diye yanlış telaffuz eden lise öğretmenine dayandırır.

the goat sahadayken hünerini daha önce hiç denememiş hareketleri yapmak için kullanmayı severdi. topu bir eliyle çembere bastıktan sonra, henüz havadayken diğer eliyle yakalayıp tekrar gömdüğü "double dunk" yani "çifte smaç" hareketi sepettopu literatürüne girmiştir. 60 dolarlık iddia üzerine topu potaya ardı sıra 36 kez ters gömmesi; çembere doğru yükselirken arada sırada rakiplerinin alnına basması, henüz lisedeyken bir maçta 52 sayı kaydetmesi ve kendi adıyla anılan goat park'ta yaptığı hiçbir maçı kaybetmemiş olması kulaktan kulağa yayılan rivâyetlerdir.

uyuşturucu ılleti ve düşüş…

etrafına parıltılar saçan bu cevherin açmazları, henüz harlem'deki benjamin franklin lisesi'nde okuduğu dönemde başlar... lisenin soyunma odasında uyuşturucu madde kullanırken yakalanarak okuldan atılır. ardından laurinburg enstitüsü'nde liseyi emrivakiyle bitiren manigault, okulun basketbol takımında yıldızlaşırken, sınıfın en kötü öğrencisi payesiyle diplomasını metazori alabilir.

mezuniyetini takiben bir çok kelle avcısı, bu maharetli oyuncuyu kolejlerine alabilmek için harlem sokaklarında ve oyun sahalarında cirit atmaya başlarlar. sonuçta akademik becerilerine güvenmeyerek önemli kolejlerin tekliflerini geri çeviren the goat, kendini charlotte'ta, yoğunlukla siyahi öğrencilerin eğitim gördüğü mütevazı johnson c. smith üniversitesi'nde bulur.

koçuyla sürekli didişen ve notları alabora olan the goat, üniversiteye sadece bir sömestr tahammül edebilir ve nba liginde bir kuyruklu yıldız olabilecekken, harlem sokaklarına geri döner.

manigault'un eroin bağımlılığı da bu sıralarda gelişir. uyuşturucu alabilmek için hırsızlık yapmaya başlar. bu arada basketbol sahalarındaki yeteneği hızla solmaya yüz tutar. 1969'da uyuşturucu bulundurmak suçundan tutuklanarak 16 ay hapis cezasına çarptırılır. cezaevinden çıktıktan sonra, 25 yaşındayken aba (american basketball association) liginin şöhretli takımı utah stars kulübünün sahibi bill daniels onu denemelere çağırır; ancak uyuşturucunun körelttiği yeteneği yüzünden kadroya giremez.

kendi küllerinden diriliş…

her düşüş aslında bir öğreniştir ve insanı bir başka çıkışın başlangıcına taşır. earl the goat manigault, yaptığı büyük hatalardan sonra üç şeyi uyguladı: kabul etti, ders aldı ve yanılgısını tekrarlamadı. yüksek bedel ödediği bu hayat deneyimini gettolarda yaşayan yetenekli çocuklara aktarmak, onlara uyuşturucun zararlarını anlatabilmek ve kendisinin düştüğü yanılgılardan gençleri koruyabilmek adına "walk away from drugs!" (uyuşturuculara sırt çevir!) temalı basketbol turnuvaları düzenledi ve bu organizasyonu geleneksel hale getirdi. fırtınalı ömrü, hiçbir basketbolcüye nasip olmadığı biçimde filmlere, kitaplara ve belgesellere konu oldu. yaşamını anlatan "rebound - the legend of earl 'the goat' manigault" adlı film, otoriterlerce basketbol konulu en iyi seyirlik olarak değerlendirildi. asla profesyonel lige sıçrayamadığı halde, harlem'in gelmiş geçmiş en iyi basketbolcüsü sıfatıyla gönüllere yerleşti.

ünlü piyanist duke ellington şöyle der; "bir sorun, yapabileceğinizin en iyisini yapmanız için size verilen bir şanstır."

earl "the goat" manigault bu şansı iyi kullandı ve basketbol evreninin ölümsüzleri arasına katıldı.