hugo chavez – ydü sözlük – kibris ta bir sözlükcük | artik haber daha yakin
venezuellanın devlet baskanıdır.büyük adamdır ama büyüklüğü iriliğinden değil yüreğinden gelir.amerikaya kafa tutar,imfyi defeder,sınırlarını ceker,halkına özgürlüğü verir,aldıgı kararların hemen hepsini halkına danısır...fidel castronun gönül rahatlıgıyla koltuguna ortak aldıgı kişidir.örnek olması gereken kişi.en azından eline klavye alıp bişeylere b.k atmak yerine,ugrasarak icraatte bulunarak değiştirmeye calısıyor...
kendisine muhalif tüm medya organlarının kapısına kilit verdurandır.yakın bir tarihte kendisine muhalif tüm fikirlere de kilit vuracağı muhakkaktır.
nevi şahsına münhasır deyimine cuk oturan şahsiyet. chavez iktidarı, küba devriminden bu yana latin amerikanın en ilginç projesi aslında. hugo chavez halkları bir gayya kuyusundan ötekine düşerken, o zirveden bu zirveye koşturup duran sözde liderleri kınayarak, küreselleşme karşıtı hareketle açıkça işbirliği yapan ilk devlet başkanı. politikaları ekonomik olmaktan çok siyasal. bunu belli politikalarına olduğu kadar üslubuna ve söylemine borçlu.

venezuella petrol’den dolayı latin amerikanın en zengin ülkelerinden biri ancak chavez iktidarına kadar bu zenginlik ülke halkının yalnızca küçük bir kısmına yansımış. halkın büyük çoğunluğu latin amerikanın bu en zengin ülkesinde sürekli ve mutlak bir yoksulluk içinde yaşamış. yoksullar yıllarca hizmetçili ve yüzme havuzlu evlerde yaşayan, klimalı arabalarla otoyollardan evlerine giden çoğu beyaz olan venezuella lı mutlu azınlığın yerleşimlerine uzaktan bakarak hayatta kalmaya çalışmış. üstelik bu yoksulluk latin amerikanın diğer bütün ülkelerinde ki gibi ırksal kökenli. venezuella yoksullarının büyük çoğunluğu ülkenin aslında gerçek sahipleri olan yerlileri. zenginleri ise conguistadorlar(fatihler) çağından beri kıtanın hakimleri olan beyaz yerleşimciler. ve bu avrupa kökenli beyaz seçkinler yüzyıllardan beri bütün latin amerikanın siyasetine, zenginliklerine egemen.

işte hugo chavez’in venezuella da siyaset sahnesine çıkışı bütün bu arkaplanla çakışıyor. 1998 yılında venezuella halkı eski ve yozlaşmış düzenin yıllar süren bunalımının ve yıkılışının ardından kendilerinden biri olduğunu düşündürdükleri chavez’ i cumhurbaşkanı yaptı. siyah ve yerli amerikan kökenlerden gelen ve ülkenin iç kesiminden bir taşralının söylemini seslendiren hugo chavez, bir devrimi örgütlemeye başladı. bir eski albay olarak askerle içinden çıktığı halk arasındaki bağları iyi bildiği için askeri, kalkınma planın öncüsü olarak kullanarak orduyla toplum arasındaki engelleri yıkarak işe başladı. kışlaları okul olarak kullandı, askeri hastaneleri sivil halkla paylaştı ve kamu sektörünü daha dinamik hale getirmek üzere bir bolivar planı oluşturarak kıtanın kahramanı olan simon bolivar’ın 19. yy başında orduyla halk arasında oluşturduğu ve bağımsızlığı mümkün kılan ittifaka benzer bir program yaratmaya başladı. bir sivil-askeri plan olarak doğan bolivar planı düşman olarak sefaleti karşısına almış kırkbinden fazla asker ev eve dolaşarak halk sağlıyla ilgilenmiş, hava kuvvetleri helikopter ve askeri uçaklarla yolu olmayan bölgelere ihtiyaç maddeleri taşınmış. Ülkenin her yerine, hatta daha önce daha önce hiçbir hizmet almayan yerli bölgelerine kadar programlar oluşturularak toplumsal bir vicdan yaratılmaya çalışılmış. ayrıca yıllarca kent merkezlerinde çadırlar içinde yaşayan binlerce yerliye konut yapılarak onların düzenli hayata geçmelerine ön ayak olunmuş. kısacası ülkenin gerçek sahipleri olmalarına rağmen tıpkı güney afrikadaki gibi bir apartheid rejimine benzer bir ayrımcılıkla yaşayan yerli halk chavez ile birlikte insan olduklarını hatırlamışlar.

tabi ki yerli halkın giderek toplumsal ve siyasal hayata katılması ülkenin beyaz seçkinlerinin,muhafazakar işadamlarıyla, eski kıdemli generallerinin hoşnutsuzluğuna, yol açtı. yıllarca sahip oldukları, sınırsız zenginliklerini, imtiyazlarını ve güçlerini kaybetme korkusuyla ağababaları amerikanın yardımıyla hareket geçtiler. amerikan destekli bir askeri darbeyle iktidarı ele geçirmeye çalıştılarsa da başarısız oldular. ki bu darbenin başarısız olmasının en büyük nedeni chavez’in arkasındaki halk desteğidir.

aslında bugün chavez in bu kadar tartışılmasının sebebi onun abd nin arka bahçesinde abd ye rağmen iyi kötü bir devrim yapmaya çalışması. abd kir dolu geçmişinde en çok latin amerika üzerine oynadı, yıllarca latin amerika da yalnızca abd nin istediği oldu ve abd nin çıkarları için faşist diktatörler eliyle binlerce insanın katledildi. amerikan tekelleri aracılığıyla bütün zenginlikler yalnızca bir grup insanın elinde toplandı. bugünse latin amerika halkı artık kendi tarihini yazmaya başlıyor. bunda da en büyük rolü chavez oynuyor.

ha kusurları olmuyor mu tabi ki oluyor. örneğin post-express dergisinden alıntıyla akratacak olursak oda düşmanı bush gibi dünyayı siyah beyaz görme eğilimleri taşıyor. kimi zaman otoriter eğilimler içerisine giriyor. ama son referandum da gösteriyor ki yine en son kararı halk veriyor. istemediğine hayır diyebiliyor. bu da chavez i karşıtları tarafından benzemekle suçlandığı diktatörlerden farklı bir yere koyuyor.
gün içerisinde ülkesinde bulunan israil konsoloslugunda ki israillileri sınır dışı edebilen adamdır.bizimkisi gibi konusmaz sadece...