kibris ta ilk gun – ydü sözlük – kibris ta bir sözlükcük | artik haber daha yakin
herşey 2006 eylülülün son günlerine doğru artık gideyim dememle başladı...

(bkz:kara eylül)

uçağa bindiğimde mutluydum,hoştum başıma geleceklerden bihaber pencere kenarına yumuldum

uçak kalkarken akşamüstüydü, sıcaktı terlemiştim ama olsundu kıbrısa gidince yurda yerleşilip buz gibi bir duş alınıp sonra da ortamlara akılıcaktı.(büyük insanların büyük hayalleri olur.)

uçakta memnun ve mesud bir şekilde inişe geçtiğimizde bulutların arasında alçalmaya başlamıştık havada yavaştan kararmaya başlıyordu.

yinede aşağıdaki çöl iklimi uçağın klimasına rağmen farkediliyordu.

uçak indi ilk darbeyi kıbrıs ağzıyla duyuru yapan ercan havalimanı çalışanlarından yedik hiçbişiy anlamıyordum.

uçakta bi kaç hoşbeş yaptığım bayan arkadaşında ilk yılı olması sebebiyle sümsük bir şekilde işlemlerimizi tamamladık bir üniversite çalışanı bizi karşıladı şurda bekleyebilirsiniz dedi.geçen 3 saatten sonra (arada 1 pakette sigara var tabii) toplu bir şekilde servise binicez.

dışarı bir çıktık direk yorumum:

- kıbrıs kıbrıs diyorlardı.bura mı la kıbrıs çöl lan burası! ardından yanımdaki kıza dönüp gayet ciddi birşekilde sordum:

-bence uçak fazla kaçırdı mısıra indik.

ama öyle olamazdı.

anlamadığım bir yerel ağız olsada türkçe konuşuyordu etrafımdakiler. galiba bu bir kabustu ve bir yerlerim açıkta kalmıştı.hayır bir yerlerim açıkta kalsa kıçımın bile terlediği bir yer hayal etmek yerine üşüdüğüm bir yer hayal ederdim.

o an anladım ki tanrı ve şeytan beni satranç oynarken piyon olarak oyuna dahil etmiş ve tanrı beni yem olarak kullanmıştı.bu sıcağın sebebi buydu...
bu adaya geldiğim ilk gun uçak torosları geçince alçalmaya başladı alçalınca beş parmak daglarını gordum karsıda içimden dedimki vay anasını adaya bak oqlum ne ada mubaret hawai sonra beş parmak dağlarını geçince lefkoşa colu ucsuz bucaksız gozumu burudu babam eliyele işaret ederek işte okuyacagın okul şurası die işaret etti işte anladımki o gun yanlış yerde yanlış zamandayım
en çok akılda kalanların, hattasında allahım burası nersi dedirtenlerin yaşandığı, görüldüğü gün

evlerin üzerlerinde su depoları

fuse denen şey (u: fuse u yaktın mı?)

servise bindikten sonra çıplak çırılçıplak dağlar, yer, gök (u: üninin tanıtıcı sayfasında şu kadar ağacımız var kampüste diye bir cümle görmüş idim) (u: ne alaka, övünülecek bişi mi demiş idim) (u: geldim gördüm ve işte o gün herşey yerine oturmuş idi)

bir sürü arap

ne konuştuğunu anlamadığım bir şoför amca

yarısına kadar su ile dolu klozetler (u: küçükkaymaklıda) (u: adı öyleydi değil mi) (u: yaşlandım gençler)

katıla katıla ağlamak, başını yastığa yorgana bastırarak ağlamak, duramadan ağladıkça ağlamak

(bkz:büyük aşklar nefretle başlar)
tam bır hayal kırıklıgı.okulun cd ızledıgımde ne guzel okulmus dıye dusunuyodum her seyi abartarak ve ballandırarak anlattıklarından dolayı görunce sok oldum
kıbrısa ilk defa gelen biri için aptallaşma dönemi!!!!

yanındaki insanla geçen repliklerde şu yöndedir!!!

anaaaa köpek araba sürüyo laan(u: :s)
kumarhanelerin çok olduğunu duyunca şehrin las vegas benzeri bir yer olduğu

4 tarafı denizle çevrili bir ada olunca şehrin miami,havai vs gibi bir yer olduğu

akıla miami ve havai örnekleri gelince,sokaklarda bikinili kızların patenle gezdiği,günde 12 saat güneşlendiği bir yer olduğu sanılır

ama gel görki hiçbir sanıldığı gibi değil,herşey olduğu gibidir.

vasatı aşamamış şehirler,ilkel görünüm.şehir bile sizi tatmin edememiştir.

sonuç olarak,kafanızda oluşan üniversite şeklinin,kafanızdakiyle hiçbir alakası olmadığını görünce,hayal kırıklığına uğrarsınız,şevkiniz kırılır,memleketinizi hiç sevmiyorsanız bile sever,hemen gitmeye çalışırsınız.çünkü beklentinizi karşılayamamıştır.

kıbrısı havai ve miami gibi gösteren medyaya küfür basarsınız,yıllarca yalan yanlış görüntülerle ve haberlerle kandırıldığınızı ve uyutulduğunuzu anlarsınız.

ennihayetinde hissettiğiniz ve hissedeceğiniz,,büyük bir fiyasko,hüsran ve onarılamayacak hayal kırıklığı.

paranızında karşılığını alamazsınız.