necip fazil kisakurek – ydü sözlük – kibris ta bir sözlükcük | artik haber daha yakin
sultan'üş-şuara, yani şairlerin sultanı ünvanına layık görülmüş büyük şair.

zindan iki hece mehmedim lafta

baba katiliyle baban bir safta

birde geri adam boynumda yafta

halimi düşünüp yanma mehmedim

kavuşmak mı? belki...daha ölmedim



canim istanbul

ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;

onu istanbul diye toprağa kondurmuşlar.

içimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;

o benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.

çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;

ay ve güneş ezelden iki istanbulludur.

denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,

ve kavuşmuş rüzgar onda, onda misale.

istanbul benim canım;

vatanım da vatanım...

istanbul,

istanbul...

tarihin gözleri var, surlarda delik delik;

servi, endamlı servi, ahirete perdelik...

bulutta şaha kalkmış fatih'ten kalma kır at;

pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...

şahadet parmağıdır göğe doğru minare;

her nakışta o mana: öleceğiz ne çare?..

hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;

beyoğlu tepinirken ağlar karacaahmet...

o manayı bul da bul!

ille istanbul'da bul!

istanbul,

istanbul...

boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;

çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.

oynak sular yalının alt katına misafir;

yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.

her akşam camlarında yangın çıkan üsküdar,

perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...

bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?

cumbalı odalarda inletir "katibim" i...

kadını keskin bıçak,

taze kan gibi sıcak.

istanbul,

istanbul...

yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!

yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...

eyüp öksüz, kadıköy süslü, moda kurumlu,

adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.

her şafak hisarlarda oklar çıkar yayından

hala çığlıklar gelir topkapı sarayından.

ana gibi yar olmaz, istanbul gibi diyar;

güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...

gecesi sünbül kokan

türkçesi bülbül kokan,

istanbul,

istanbul...
islamla tanışmadan önce ve tanıştıktan sonra diye hayatını ikiye ayırır.tanışmadan önceki hayatını bohem hayatı olarak adlandırır ve bu dönemde yazdığı şiirlerini reddeder.misal kaldırımları bohem hayatında yazmıştır.

(u: büyük bi hukukçunuda adıdır)
ne hasta bekler sabahı

ne taze ölüyü mezar

ne de şeytan bir günahı

seni beklediğim kadar

geçti,istemem gelmeni

yokluğunda buldum seni

bırak vehmimde gölgeni

gelme artık neye yarar