sigmund freud – ydü sözlük – kibris ta bir sözlükcük | artik haber daha yakin
benliğin yalnızca yüzeyde görülebilen olduğu varsayımını tartışmaya açmış ve zihinsel işlevlerin, daha önce düşünüldüğünden çok daha karmaşık olduğunu ileri sürmüştür. kuramları bilime ahlakçı bir bakış açısıyla yaklaşanlara ciddi rahatsızlık verebilir. freud özelikle bilinçli akıl ve bilinçaltı arasında temel bir ayrım bulunduğunu savunmuştur. bunlar sürekli etkileşim içindedir. bu iki düzeyin yanında ruhta id, ego ve süperego olarak bir ayrımlaşma vardır. bu terimler beynin anatomisinden çok benliğin farklı yönlerini ifade eder. id anında tatmin bekleyen çeşitli içgüdüler alanı, ego ise benlik hissinin korunmasını sağlayan ve mantık ile sağduyunun temelini oluşturan güdülerdir. vicdan ve mantık duyguları ise süperego da bulunur. süperego ise toplumdan, özellikle ebeveyn sosyalizasyonu ve otoritesinden edinilir.

freud un üzerinde en çok tartışma yaratan kuramları ise benlik, içgüdü ve zevk ile ilgilidir. onun zevk ilkesi kuramına göre, benlik, idde yani tatmin bekleyen ilkel içgüdüler alanında temellenmiş biyolojik ve içgüdüsel gereksinimlerin sürekli olarak tatminine uğraşır. bunlar tensel zevklerle bağlantılıdır. bebeklikte meme emme ve dışkılama yoluyla tatmin edilen bu güdüler bizler büyüdükçe benlik duygusu kazanmaya başladıkça denetim altına alınır. dolayısıyla bu güdüler bazen nevrozlar, saplantılar, takıntılar, ve diğer psikolojik bozukluklar olarak ortaya çıktıkları bilinçaltında gömülü ve baskılıdırlar. bu yüzden freud hem bireysel hemde ortak modern yaşantımızın çoğunluğunun içsel, cinsel güdülerimizi sürekli olarak hüsrana uğratmak ihtiyacımız yüzünden sefil ve mutsuz geçtiğini ileri sürmüştür. en azından erkekler için baskılanmış arzuların en önemlilerinden birinin oedipus kompleksiyle alakalı olduğunu ileri sürer. ki bu konuya burada girmemek en iyisidir zannımca.

ayrıca belirmek gerekir ki freud un yalnızca bireyin kişiliğine yönelik değil, oradan hareketle toplumsal hayata yönelik de önemli çıkarsamaları vardır. uygarlığın gelişimi ile (ki bununla modern ve bürokratik toplumu kasteder) ile kişiliğin gelişimi arasında bir benzerlik kurar. her iki durumda da, içgüdüler ve benlik, düzenli bir yaşam için önkoşul olarak denetim altına girmektedir. freud, uygarlığın düzen ve denetim işbirliğine olan ihtiyacı ile libidonun tensel tatmin ve yıkıcı dürtülere yönelik içgüdüsel talepleri arasında derin bir karşıtlık olduğunu öne sürer. içgüdüsel dürtülerin ya baskılandığı yada yüceleştirildiğini yani aile, iş sevgisi gibi uygarlık için yararlı alanlara yönlendirilmelerini içeren bir süreçten geçtiklerini vurgular. ilerleyen zamanlarda frankfurt okulu kuramcıları freud un modern toplum kuramlarını marksist politik ekonomi ile kaynaştırmışlardır. özellikle erich fromm ve herbert marcuse freud un düşüncelerinden hareketle daha gelişmiş bir toplum çözümlemesi yapmışlardır

freud un psikanaliz kuramının günlük hayatta nasıl işe yaradığına dair bir fikir oluşturması bakımından bülent somay ın metis yayınlarından çıkan bir şeyler eksik kitabı tarafımdan şiddetle tavsiye edilir.
'insanlar doğuştan biseksüeldir' deyişiyle kadın ve erkek kimliğinin gelişiminin hem cinsel(u: biyolojik) hem de toplumsal yönlendirilişler yardımıyla tamamlandığını söyleyen sanırsam ilk kişidir. buradan hareketle, toplumsal cinsiyetin(u: gender) öyle ya da böyle temellerini bu amcamda bulmak zor değil gibidir.
(alinti: bi kızın rüyasında dağ falan görmesini kızın içinde gizli kalmış yarrak aşkına bağlayan insan.)