mustafa kemal ataturk – ydü sözlük – kibris ta bir sözlükcük | artik haber daha yakin
bir yerlerde konuşulmuş olur yarınlar,

bir yerlerde anlatılır gerçeklerin ardındaki.

gerekirse fırtınalar koparılır bunun için,

ama fırtınayı koparanın aklında tek birşey vardır,

artık serin rüzgarlardan fazlasına ihtiyaç duyulmamasıdır o da.

gölgelerini kovalamayanlar zor bulunur tarihin yapraklarında,

ardında anlamsız enkaz bırakanların hikayeleri bol bulunur

ama,

enkazı anlamlandırabilenler,

temizlemesi bilenler,

nadir bir taş gibi,

bazılarının dediği gibi,

anca "yüzyılda bir gelir"

ve bahşedilir o toprağın insanlarına.

zaman akar ve gider,

birileri gider, birileri gelir.

o birileri, gidenlerin mabedinde,

"siz hilafeti bile getirirsiniz" der

bizse şairin dediği gibi

sancağımızı elden yere düşürüp

ve düşmanı meydanda koyup,

kaçarız evlerimize.

düşünürüz ismet paşa batı cephesindedir,

hemen gelir diye.

kazım paşa da doğu illerindeyse,

duymuştur mutlaka.

fevzi paşa alnından süzülen teriyle ıslattığı,

planlarından kaldırır başını diye.

senin varlığını düşleyemeyiz bile,

diyebiliyorsa "o" birileri bunları.

bir de,

konuştuğun bir çiftçi vardı ya,

efendisi milletin,

"o" birileri artık farklı konuşuyo onunla,

öyle ki telafuz etmeye dilim varmaz varlığında.

sıkmak istemezdim seni ama,

korkuyorum.

"ne korkuyorsunuz lan oğlum" diyorlar ama,

daha beter korkuyorum

biliyorum,

elmas çamurada bulansa elmastır

bulmasını bilene,

temizlemesini bilene,

ama önce izini sürmek gerek,

biz izinden gidemedik ki,

"kapattılar yolları" dedik.

ölmeleri emredilenler ölmesini bildi de,

biz bi izini bulmayı beceremedik.
bir yerlerde konuşulmuş olur yarınlar,

bir yerlerde anlatılır gerçeklerin ardındaki.

gerekirse fırtınalar koparılır bunun için,

ama fırtınayı koparanın aklında tek birşey vardır,

artık serin rüzgarlardan fazlasına ihtiyaç duyulmamasıdır o da.

gölgelerini kovalamayanlar zor bulunur tarihin yapraklarında,

ardında anlamsız enkaz bırakanların hikayeleri bol bulunur

ama,

enkazı anlamlandırabilenler,

temizlemesi bilenler,

nadir bir taş gibi,

bazılarının dediği gibi,

anca "yüzyılda bir gelir"

ve bahşedilir o toprağın insanlarına.

zaman akar ve gider,

birileri gider, birileri gelir.

o birileri, gidenlerin mabedinde,

"siz hilafeti bile getirirsiniz" der

bizse şairin dediği gibi

sancağımızı elden yere düşürüp

ve düşmanı meydanda koyup,

kaçarız evlerimize.

düşünürüz ismet paşa batı cephesindedir,

hemen gelir diye.

kazım paşa da doğu illerindeyse,

duymuştur mutlaka.

fevzi paşa alnından süzülen teriyle ıslattığı,

planlarından kaldırır başını diye.

senin varlığını düşleyemeyiz bile,

diyebiliyorsa "o" birileri bunları.

bir de,

konuştuğun bir çiftçi vardı ya,

efendisi milletin,

"o" birileri artık farklı konuşuyo onunla,

öyle ki telafuz etmeye dilim varmaz varlığında.

sıkmak istemezdim seni ama,

korkuyorum.

"ne korkuyorsunuz lan oğlum" diyorlar ama,

daha beter korkuyorum

biliyorum,

elmas çamurada bulansa elmastır

bulmasını bilene,

temizlemesini bilene,

ama önce izini sürmek gerek,

biz izinden gidemedik ki,

"kapattılar yolları" dedik.

ölmeleri emredilenler ölmesini bildi de,

biz bi izini bulmayı beceremedik
1benzerinin bidha olmiyacağı ve olamiyacağı allahın türklere armağanı olan büyüktende öte yüce insan

yÜreyımızden atamizin sevgısı hıÇ eksık olmasin!......
ne millet ki ona aşık yaşıyor,

ne gafil ki hala gafil avlanıyor,

şafaktaki beyaz kuş hilal olmuş yanıyor,

al kan olmuş toprak, koca bir millet yaşıyor.

barut olmuş hava yanıyor,

allah diyerek nefer yanıyor,

ana dediğin mehmed diye ağlıyor,

ne gafil ki hala gafil avlanıyor.

şafaktaki beyaz kuş hilal olmuş yanıyor,

al bayrağının üzerine yağıyor,

gök dediğin millet için ağlıyor,

ne millet ki ona aşık yaşıyor.